Category Archives: İsmail Kaya

Prodigital Dijital Baskı Makineleri

Mor Polimer

Pazarlama vaar, pazarlama var!

Prof. Dr. İsmail Kaya  

Başka şeyler yakıştırılsa da pazarlama öyle bir iş ki, hemen hepimiz bunu, hem de bebeklikten başlayarak ömür boyu yapıyoruz. Hemen her an, her yerde, her vesileyle birilerinin dikkatini çekmeye, onlara bir şeyler vadetmeye, kalblerinde yer edinmeye ve böylece istediğimize sahip olmaya, dilediğimizi yaptırmaya çalışmıyor muyuz?

Hepimiz birilerine onların bizden istediklerini veriyor, karşılığında biz de kendi arzuladığımızı ondan almıyor muyuz? Veya arzumuza kavuşmak için önce yatırım yapıyor, bedelini ödüyor, sonra istediğimizi ara ara tahsil etmiyor muyuz?
Evet, hepimiz yapıyor, yapmadan duramıyor, yaptıkça keyif alıyor, kendimizi iyi hissediyoruz.

Ve herkes, bunu en az başkaları kadar iyi yaptığını düşünüyor, kendine ve performansına toz kondurmuyor. Ama, kendi başına kaldığında başkalarının bu işi kendisinden daha iyi yaptığını da itiraf ediyor. Yani, daha fazla tatmin ve daha fazlasını istiyor. 

Satıyoruz, satacağız

Prof. Dr. İsmail Kaya

Herkesin her şeyi arayıp bulabildiği, genç-yaşlı ahalinin ekranlardan ayrılamadığı, yeni nesil pazarlamacıların ve sosyal medyanın kol gezdiği, internet satışlarının hızla arttığı bir dünyada, bir yandan da, “satıcı” ve “satışçıların” yeri ve rolleri, internetin, aracı, satıcı ve satışçılığa etkileri de tartışılıyor.

Bizde kimin satışçı, kimin neci olduğu, kimin kayıtlı kimin kayıtsız çalıştığı bilinmiyor. Ama ABD’de nüfusun dokuzda birinin satış mesleğinde olduğu ve üstelik bu rakamın son on yılda hiç değişmediği biliniyor. Yani, orada, henüz satışçılıktan bir kaçış görülmüyor. Buna mukabil, satışçılıkta ciddî değişimler yaşanması gerektiği üzerinde duruluyor.
Ahalinin satışçılığı ve satışçıları algılaması hâlâ hastalıklı. Satışçılara yakıştırılan olumsuz ve kötü yaftalar kolay silinecek cinsten değil. Satıcılar ve satış elemanları hâlâ sakınılacak insanlar kategorisindeler.
Çok satan satışçılık kitaplarıyla ünlü Daniel Pink, bir “kelime bulutu” analizine dayanarak, satış ve satışçı kelimelerine yakıştırılan çağrışımlarda kullanılan sıfatların dörtte üçünün “tâcizkâr, itici, aşağılık, iğrenç, samimiyetsiz” vb. derecesinde olumsuz ifadelere kadar uzanabildiğini, sıfatların ancak dörtte birinin daha yumuşak ve olumlu görüldüğünü söylüyor. (“Seksenler” dizisindeki “Butik Ali”ye hangi sıfatları yakıştırdığınızı hiç düşündünüz mü?)
Çalışanların geri kalan onda dokuzunun da satışla ilgili işler yaptığını iddia eden, Pink, 7.000 kişiye, “Sizce, işinizin ne kadarlık bir bölümü, insanları elindekileri bırakıp başka bir şey yapmaya, ona önerdiklerinizi kabul etmesi için onları iknâ ve inandırmaya çalışmakla ilgilidir?” sorusunu yöneltmiş. Çalışanların zamanlarının % 41’ini (yani, saatte 24 dakikayı) “satış türü” bir faaliyete harcadıkları ortaya çıkmış.

“İşte budur! Sevelim ya da sevmeyelim, hepimiz, satış işindeyiz ve görevlerimizin büyük bir bölümünde insanları iknâya, düşündüğümüzü düşündürmeye, bildiğimize inandırmaya, onlara bir şey satmaya uğraşıyoruz” diyor.

Sözün özü şu ki, bu iş, bu meslek, hepimizin işinin bir parçası. Bazılarımız yakasında satışçı rozetiyle çalışsak da, işimiz, yaşımız, mesleğimiz ne olursa olsun etkili satışçılar olmak zorundayız.

Mesele, arkasından iyi şeyler söylenenlerden olabilmekte… 

Sapmalar ve saptamalar

Prof. Dr. İsmail Kaya

Yol boyu uzun süre düz gitsek de, istediğimiz yere ancak sağa sola sapmalarla varırız. Hayatımızı ve işimizi kuşatan rutinleri kırmadıkça farklı ve başarılı olamayız.
Bazen bir yenilik, bir değişiklik, bir düzenleme yapmak gerektiğini hissederiz. İşte o anlarda doğru olanı bulmak önemlidir.
İnsanın, tüketicinin, müşterinin, bireyin ve grupların karar verme süreciyle pazarlamacılar da yakından ilgilenir, anlamaya, açıklamaya ve tabiî ki, etkilemeye çalışırlar.