Kim, Kimi İşletiyor?

Mehmet Ali Özbudun

Duydunuz mu?
Apple’ın kurucuları Steve Jobs ve Steve Wozniak, vaktiyle Vatikan’ı da işletmiş.
Ne mi yapmışlar? Elektronik ortamda gerçekleştirilen “eşek şakalarına” katkıda bulunmuşlar.
Olay, şöyle gelişmiş.
Steve Jobs ve Steve Wozniak, yıllar önce geliştirdikleri ses değiştiren bir cihazı, Vatikan’ı arayarak test etmek istemiş.
Bir pazar günü, sabaha karşı, telefon kulübesinden Vatikan’ı aramışlar. Wozniak, telefona çıkan kişiye kendini Henry Kissinger olarak tanıtmış ve “Moskova’daki zirve toplantısındayım, Papa ile görüşmek istiyorum” demiş. Kendilerine, Papa’nın müsait olmadığı, uyuduğu söylenmiş. Wozniak, tekrar aradığında, bir piskopos cevap vermiş. Piskopos, “Papa’yı telefona getiremiyoruz” tarzında mazeretler sıralayınca, gülmeye başlamışlar ve Papa şakası, yarıda kesilmiş.
***
Anlaşıldığı kadarıyla..
Steve Jobs ve Steve Wozniak, amacına ulaşamamış.
Ne var ki, Vatikan, yüzyıllardır tüm dünyayı işletiyor. İşletilmeye çalışılanların ne kadar işledikleri, elbette tartışılabilir, fakat sistem hâlâ çalışıyor. Daha önce de değinmiştik.
Orta Çağ’ın egemen ideolojisini özetleyen bir formülasyon var:
-Papa, tanrının vekilidir; buna, Vatikan karar verir!
Bu tespit, otoriter rejimlerde ve muz cumhuriyetlerinde olup biteni kısaca anlatmak amacıyla da kullanılıyor.
Mesela.. 1982 Anayasasının, tam da böyle bir düzeni tahkim etmek için kaleme alındığını, kayıt dışı siyasete ve darbelere zemin hazırladığını biliyoruz.
Bu kapsamda, kamusal yalanlardan oluşan “dikenli bir çit” ile korunan “bir dizi realite” hâlâ gün ışığına çıkmayı bekliyor.
***
Peki, küresel ölçekte işler nasıl yürüyor?
Şurası kesin. Batı kapitalizmi, kullanılmadık istismar edilmedik hiçbir şey, ama hiçbir şey bırakmamış.
Rivayet odur ki..
İngiliz Başvekil Winston Churchill, kafayı çektiğinde şöyle dermiş:
-Savaş zamanı gerçek o kadar kıymetlidir ki, yalanlardan örülen bir duvarla korunur!
Sadece savaş zamanı mı? Savaşlar, yalan kesafetini artırır, ama barış ortamı da pek steril değildir.
***
Özetlemek gerekirse..
Dezenformasyon, küresel anlamda çok güçlü bir propaganda malzemesi olarak, her zaman egemen ideolojinin emrinde. Yazılı ve sözlü medya, her türlü yalana hizmet etmek için birbiriyle yarışıyor.
Böylesine kapsamlı bir senaryoda, bizim coğrafyamıza da bir dizi rol dayatılıyor. Bu çevrede, Orta Doğu’da halen iktidarda olan tüm liderler, diplomatik anlamda birbirini işletiyor. Ankara’yı bunaltan müzmin sıkıntıların ve kaşıntıların önemli bir bölümü, buradan kaynaklanıyor. Bir başka deyişle..
-Gerçek o kadar kıymetli ki, yalanlardan örülen bir duvarla korunuyor!

Print Friendly, PDF & Email