Lidya Yönetim Kurulu Başkan Danışmanı Rıza Başoğlu: “Başarı için inovatif düşünce ve uygulama cesareti şart. “

Lidya Yönetim Kurulu Başkan Danışmanı Rıza Başoğlu, Dijital Teknik Dergisinin sorularını yanıtladı. Rıza Başoğlu ile niş pazarlardan, nitelikli eleman konusuna, değişen teknolojiden, yatırım fırsatlarına kadar keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Tecrübeleriniz ışığında 2019 yılını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sektörel anlamda bir büyümeden söz edebilir miyiz? Veya aksine biz küçüldük mü?

Rıza Başoğlu: Türkiye ekonomisinin göstergeleri her sektör için ayna vazifesi görmektedir. Yani göstergeler iyiyse sektörler iyidir, göstergeler kötüyse sektörler kötüdür. Türkiye 2017 yılının sonunda başlayan ve 2018 ve 2019 yıllarında kendini hissettiren ciddi bir küçülme yaşadı. Bu küçülmeyi her sektör hemen hemen eşit oranlarda hissetti. Bugün itibariyle bakıldığında hem Türkiye hem de sektörlerimiz bir toparlanma eğilimi içindedir. Aslında içinde bulunduğumuz coğrafi konum Türkiye yi daha da önemli ve değerli kılmaktadır. Dünya da yaşanan globalleşme ve teknolojik gelişimler ülkeler rekabetini de artırmaktadır. Özellikle kaynakların azalması ve bu kaynaklar üzerinde ülkelerin hak arayışları ülkeler arası ilişkileri öncelikli ekonomik olarak etkilemektedir. Bu nedenle de dış kaynaklı sıkıntı yaşanması kaçınılmaz hale gelebilmektedir.  Dolayısıyla bu inişli – çıkışlı trendlere her zaman hazırlıklı olmalıyız.  Çünkü maalesef yaklaşık on yılda bir kriz yaşama geleneğine sahip olduk. Her bir krizin bizlerden götürdüklerinin yanında bizlere kazandırdıkları da birçok şey var diye düşünüyorum. Krizler değişen koşullara hızlı ayak uydurmamızı ve çözüm üretme becerilerimizin gelişimine vesile olmaktadır. Sözlerimin başında ifade ettiğim gibi Türkiye’nin ekonomik anlamda küçülmesiyle birlikte içinde bulunduğumuz endüstriyel reklam sektörü de küçüldü. Burada altını çizmek istediğim şey, küçülmenin üretim becerileri ile üretim potansiyeli açısından yaşanmadığıdır. Daralan alanlardan çıkmak ve büyümek içinde nitelikli kadrolara ihtiyaç vardır. Realist olmak önemlidir ancak onun kadar önemli bir diğer konu da idealist olmaktır. Bu coğrafyada sürdürülebilir başarılar için iki yaklaşımı harmanlayan bir yapıya ihtiyaç vardır. Firmaları başarıdan uzaklaştıran birçok neden vardır. Rasyonel kullanılmayan sermaye, nitelikten ve verimlilikten uzak organizasyonlar,  maliyet analizlerinin doğru yapılmaması, aktif varlıklara göre doğru belirlenmeyen büyüme hedefleri gibi etkenler firmaları finansal olarak darboğaz içine sürüklemektedir. Dolayısıyla firmalar krizleri daha ağır hissetmişlerdir. Her zaman ifade ettiğim gibi Türkiye çok dinamik ve büyümek mecburiyetinde olan bir konumdadır. Bunu yapacak olanda ülkemizden yetişecek nitelikli kadrolar olacaktır. İşletmelerin maliyet olgusunu göz ardı ederek, karlılıklarında ki başa baş noktayı düşürme eğilimlerine bağlı satış artırma beklentileri ciddi finansal problemler getirdiği gibi hizmet kalitelerinin bozulmasına dolayısıyla mağdur müşteriler yaratılmasına sebep olmaktadır. Bunun yerine inovatif çalışmalara ağırlık vermek gerekir. Bu çalışmaları yapabilmek içinde nitelikli kadrolara ihtiyacımız vardır.

Firmalar istihdam noktasında her anlamda tecrübeli eleman arayışında oluyor. Ancak tecrübeli olabilmek için mutlaka bir yerlerde çalışmak gerekir. Peki genç bireyler bu tecrübeyi nerede elde edecek?

Rıza Başoğlu: Bu bahsettiğiniz konu yıkılması gerektiğine inandığım bir tabudur. Yeni mezun olmuş bireye iş alanı açmıyorsanız tecrübeyi nerede elde edecek? Şirketlerin insan kaynakları yönetimleri iş verimliliği ve/veya üretime süratle dahil edebilme amacıyla işletmeleri açısından en güvenli yol olan “tecrübeli eleman” arayışında olmaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki bu kadar acil tecrübeli eleman arayışı bir sonuçtur. Bunun gereksinim duyulması büyük oranda daha önce oluşan yönetim hatalarının veya amaca uygun organizasyon kurulamamasının bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. İşler sıkıştığında elaman temini yerine işlerin normal akışı sırasında muhtemel değişimleri öngörerek tecrübe ile genç çalışkan ve öğrenme kabiliyeti ve isteği olan tecrübesiz elemanları iş akışına dahil edilme düşüncesi bu tabunun yıkılmasına katkı sağlamış olacaktır. Burada gereğinden fazla iş gücü istihdamından bahsetmiyorum. İşletmelerde alanında tecrübeye sahip tecrübeli eleman zaten mevcuttur. Bunların yanına yeni mezun, farklı ideal ve hedefleri olan, yeni jenerasyon bireyler kazandırmak aslında geleceğe yatırım yapmak anlamına gelmektedir. Şirketten şirkete dolaşan tecrübeli elemanlar sizin sadece kısa vadeli sorunlarınıza çözüm olabilir. Kabul etmeliyiz ki farklı ve sürdürülebilir olan değerler önemlidir. İşletme körlüğü veya iş körlüğü yaşamayan idealist genç ve dinamik kadrolar, tecrübeli kadroların mihmandarlığında  sizi asıl olan uzun vadeli hedeflerinize ulaştırabilir. Şirketin mevcut değerleriyle genç kadroları harmanlayan şirketler geleceğe yön verecektir. Dünya genelinde de bireyler ve şirketler yeniliğe kolay adapte olamaz. Çünkü alışılagelmiş bir yapı vardır.  Eski tabuları unutabilme becerisi yeniliğin önünü açar. Genç nesillere de en büyük tavsiyem realist düşünmekten idealist olmaktan hiçbir zaman vazgeçmeyin. Her zaman doğru bildiğinizi her yerde ifade edin. Çünkü gelecek sizinle şekillenecek.

İçinde bulunduğumuz endüstriyel reklam sektörü çok ciddi bir değişim yaşıyor. Dolayısıyla çok geniş bir materyal çeşitliliğine baskı hizmet vermektedir. İçinde bulunduğumuz sektör bu çeşitlilikten yeteri kadar yararlanabiliyor mu? Doğru pazarlara ulaşabiliyor mu?

Rıza Başoğlu: Dijital baskıdaki değişimle birlikte boya teknolojisindeki gelişmelerde kullanım alanlarını belirliyor. Her bir ürünün mürekkep seçeneği farklıdır. Bu anlamda iki etkenin bir arada ilerlemesine ihtiyaç var. Ekipman ve mürekkep- boya üreticilerinin birlikte hareket etmesiyle birlikte ortaya çıkan ürünlerle niş pazarlara giriş sağlandı. Bu gelişme sayesinde, folyo, cam, ahşap, duvar kağıdı, seramik gibi pazarlara ulaşılmaya başlandı. Her bir yeni alan açılırken mutlaka öncelikli bir direnç olur. Bugün dijital baskı yaşamımıza, evlerimizin içine kadar girdi. Son iki yılda ciddi kayıplar yaşandı. Ancak 2019 son çeyreği çok hızlı ve güzel geçti. Bugün artık iş dünyası iş yapmayı özledi. Bu özlemde pazara pozitif yansıyor. Herkes gördü ki, krizler yakınmayla geçmiyor. Bu üretim – tüketim sarmalının içine girmeliyiz. Bu üretim tüketim sarmalı ekonominin dışa bağımlılığını azaltacak, dış kaynaklı etkenlerin zararını minimize edecektir.  Dijital baskının bugün tahminlerin ötesinde her yerde olduğunu ifade ediyoruz. Biraz önce değindik; reklam, tekstil, dekorasyon, turizm, seramik, mobilya, cam, promosyon. Bu sektörlerin hepsi bugün doğrudan dijital baskının bir müşterisidir. Birçok farklı sektöre hitap eden çok az sayıda araç vardır. Bunlardan bir tanesi de dijital baskı teknolojileridir. Bu anlamda içinde bulunduğumuz değerin kıymetini bilmeliyiz. Evet kriz var, yok diyemeyiz. Türkiye küçüldü, rakamlar yalan söylemez. Ancak rakamlarla oynarsanız her türlü sonucu çıkarabilirsiniz. Ama bu sonuç gerçeği değiştirmez. Asıl olan rakamları doğru okuyup, hatayı düzeltmek için çaba göstermektir. Sermayeler her zaman güvenli liman arar. Dünyadaki  yatırımcıları ülkemize çekmeliyiz. Bunu yapmak için doğru politikalar sunmalıyız. Örneğin turizmde Türkiye’ye gelen turist sayısı her zaman haberlere konu oluyor. Bir turistin, uçaktan otele, otelden de uçağa gittiği bir turizm politikasıyla bir şey kazanamayız. Yaz turizmi, kış turizmi, dağ turizmi, kültür turizmi, sağlık turizmi… Bunlar Türkiye’nin bacasız ekonomileridir. Bunun tüm sektörlerin gelişmesine faydası vardır. Dünyada bol olan likiditenin  ülkemize akması tüm sektörleri geliştirirken (bankacılık, inşaat, bilim, sanat, teknoloji v.b. ) yeni iş alanlarının açılmasının da alt yapısını hazırlar.

Yatırımcı makine yatırımını geleceğe göre mi yoksa müşterinin ihtiyacına göre mi yapmalı?

Rıza Başoğlu: Bunun öncesinde teknolojinin nereye gittiğini yorumlayabilmek gerekir. Sonra gelişen teknolojilerin içinde bulunduğunuz pazara etkisi analiz edilmelidir. Sonuçta hedef, en uygun ürünle en uygun pazarı bir araya getirebilmektir. Her bir firma yatırım analizlerini çok iyi yapmalıdır. Teknoloji geleceğinizi şekillendirecek bir araçtır. Bu nedenle uzun süreli ve kalite normlarını kaybetmeyerek iş hacmini geliştirmeye dönük yatırımlar yapılması gereklidir. Ayrıca milli sermayedir. İşletmenizin gelecek hedefleri açısından katkı sağlayamayacak ve fonksiyonları gelişmeyen, teknolojisi eski ve servis organizasyonu yetersiz ekipmanlara yatırım yapılmamalıdır.  Bu tip ekipmanların satın alma maliyeti düşük olsa dahi kullanma maliyetleri ve fırsat işlerin kaçırılması ile kalitesi düşük üretimler nedeniyle yatırımcıya maliyeti çok daha yüksektir. Yatırımcının kararsız kalması halinde güvenilir firmaların rehberliğinden faydalanmalıdırlar.

Son olarak sektöre vermek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Rıza Başoğlu: Daha önceki söyleşilerimizde 2019 yılının Eylül ayıyla birlikte sektörün hareketleneceğini ifade etmiştim. Bu öngörümüzün gerçekleşmiş olmasından dolayı son derece mutluyum. Bu öngörümü tamamen objektif  gerçekler üzerine yapmıştım.  Şimdi de, 2020 yılından daha fazla umutluyum. 2020 yılının ikinci çeyreğinden sonra yavaş yavaş ekonomide toparlanma devam edecek. Bu sürecin sürdürülebilir gelişimi için inovatif çalışmalara ihtiyacı vardır. Mutlaka genç nesilleri iş hayatına kazandırmalıyız. Bu vesileyle 2020 yılının hem ülkemiz için hem de sektörümüz için başarılı ve güzel geçmesini temenni ediyor, tüm okuyucularınıza da sevgilerimi saygılarımı iletiyorum.

Print Friendly, PDF & Email