Met Etiket DUOTEX dijital tekstil baskı kumaşları ile ön planda

DUOTEX, dijital tekstil baskı kumaşları, arkadan aydınlatmalı büyük ışıklı kutular (lightboxes) için homojen dağılım sağlar ve renkli yoğun baskılarda mükemmel canlılık özelliğine sahiptir. 135 ve 195 gr seçeneği,  5,05 metre genişliği ile pazarın en kaliteli ürünü olarak UV, Latex, Eco-Solvent baskılı uygulamalarda yüksek performans göstermektedir.

Met Etiket, ilk kez Fespa Eurasia Fuarı’na katıldı. Fuarda Doutex dijital teksitl baskı kumaşlarını ziyaretçilerle buluşturdu. Fuarın ardından Met Etiket’ten Ersin Kibar sorularımızı yanıtladı.

Fuarı nasıl buldunuz? Bu noktada fuar beklentilerinizi karşıladı mı?

Ersin Kibar: Fuara bu sene ilk kez katılım göstermekteyiz. Geçtiğimiz senelerde ziyaretçi olarak takip etmiştik. Bu sene daha organize bir yapıya büründüğünü düşündüğümüz için fuarda yer alma kararı aldık. Katılımcılar tarafından fuar alanını dolduğunu gördük. Ziyaretçi sayısı da oldukça iyi seviyedeydi. Ancak daha detaylı değerlendirmeyi önümüzdeki haftalarda daha iyi yapabiliriz.

Fuarda çok sayıda ürün sergilediniz. Bu sergilenen ürünler hakkında biraz bilgi verir misiniz? Bununla birlikte ziyaretçilerin daha fazla ilgilendiği ürünler oldu mu?

Met Etiket olarak fuarda tekstil kumaş çözümlerimizle yer almayı tercih ettik. Geçen sene satısına başladığımız ve hızlı bir ivme kazandıran dijital baskıya uyumlu tekstil ürünlerin sergilenmesine bu fuarda da devam ettik. DUOTEX, dijital tekstil baskı kumaşları, arkadan aydınlatmalı büyük ışıklı kutular (lightboxes) için homojen dağılım sağlar ve renkli yoğun baskılarda mükemmel canlılık özelliğine sahiptir. 135 ve 195 gr seçeneği,  5,05 metre genişliği ile pazarın en kaliteli ürünü olarak UV, Latex, Eco-Solvent baskılı uygulamalarda yüksek performans göstermektedir. Dış mekân hava koşullarına uygun olarak kolaylıkla katlanabilen, kırışıklık yapmayan, B1 yanmazlık sertifikasına sahip, su geçirmeyen, PVC içermeyen üstün özellikli bir üründür. Bununla birlikte farklı diğer tekstil gruplarının ve fitillerinin satışlarını yapmaktayız.

Fuarın genel ziyaretçi profilini nasıl buldunuz?

Ersin Kibar: Ziyaretçi oranları oldukça dağınıktı. Yurt dışında katılım oldukça düşüktü. Yurt içi müşterilerine yaptığımız davetlerde zaten SIGN İstanbul Fuarı’na geldiklerini ifade ettiler. İki ay önce fuar ziyareti yapanlar firmalar buraya gelmeyi tercih etmedi. Bu iki fuar konusunun bir an önce çözüme kavuşturulması lazım. Bu iş kolunun büyümesi için birlikteliğe ihtiyacı var. İçinde bulunduğumuz iş kolunda faaliyet gösteren birçok firma iki fuara birden bütçe çıkaramaz.

2019 yılı nasıl geçti?

Ersin Kibar: 2018 ve 2019 yıllarında herkes mevcut yapılarını koruma çabası içinde oldu. Dünya ekonomilerinde 2020 yılına kadar durağanlığın devam edeceği ifade ediliyor. Bütün ekonomistler, 2020 yılının ikinci yarısında itibaren ekonomik verilerde pozitif yönde büyüme gerçekleşeceğini tahmin ediyorlar. Dünya ekonomisindeki düzelmenin sonrasında ülkemizin ekonomisinde de  bir düzelme olacağını düşünüyoruz.

Geçmiş senelere baktığınızda makine satışındaki yoğunluk sürüyor mu?

Ersin Kibar: Geçmiş senelerde makinelerde hızlı bir yenilik süreci doğrultusunda yoğun satışlar olmaktaydı. Son 3 yıllık süreçte makinelerde teknoloji noktasında bir değişim yaşanmadı. Bu noktada aynı makineye olan talepte her geçen gün azalıyor. Makineler üzerinde yapılacak teknolojik değişimle birlikte bu pazarında hareketleneceğini düşünüyoruz. İçinde bulunduğumuz iş kolunun her geçen gün büyümesi lazım. Avrupa pazarında bu iş kolu yüzde 5 ila 10 arasında büyüme gösterirken, ülkemizde bir gerileme yaşanıyor. Bunun en büyük nedeni fiyat rekabetinden kaynaklanıyor. İkinci etken de belli zamanlarda yeni firmaların ortaya çıkıp kaybolması. Bu tarz firmalar sektörün gelişmesini sektöre olan güveninin zedelenmesine zemin hazırlamaktadır. Bu anlamda firmaların kendilerini geliştirmeleri fiyat rekabeti yerine hizmet rekabeti vermeleri gerekir.

Yatırımcı doğru yatırım yapıyor mu?

Ersin Kibar: Türkiye genelinde 12 bin civarında dijital baskı merkezi var. Bu firmaların büyük bir çoğunluğu hangi markaların ve firmaların bu işi başarılı bir şekilde yaptıklarını iyi biliyorlar. Ancak iş alım noktasına geldiğinde piyasada ismi bile tanınmayan firmalardan makine tedarik ediyorlar. İş olup bittikten sonra sızlanmaya başlıyorlar. Bu noktada doğru yatırım yapıldığını düşünmüyorum.

Sektörümüzün sivil topluma bakışı nasıl? Bu anlamda neler yapılabilir?

Ersin Kibar: Türkiye’de sivil toplum örgütlerine karşı bir önyargı var. Dernek ne yapabilir? Bize ne faydası olur gibi… Ama gün gelecek bu sivil toplum örgütlerine herkesin ihtiyacı olacak. Her bir iş kolunun içinde yer alan derneklerin desteklenmesi ve güçlenmesi noktasında çalışmasında yarar var. Meslek grubu derneğin arkasında durmazsa dernek tabiki bir şey yapamaz. İçinde bulunduğumuz dernek olan ARED’de gücü nispetinde birşeyler yapmaya çalışıyor. Ne kadar güçlü olursa sektöre o kadar fayda sağlar. Bu bilinçle hareket edip destek olmalıyız.

İçinde bulunduğumuz sektörün en önemli sorunları nelerdir?

Ersin Kibar: Sektörümüzde kurumsal firma sayısı oldukça az. Kurumsal olmayan firmaların kısa, orta ve uzun vadeli planlar yapıp buna yönelik yatırımlarda bulunması beklenemez. Firmalar kendilerine kurumsal bir yapıya kavuştursa birçok şey kendiliğinden çözülecektir. Önce makineyi alıyor, sonra iş bekliyor. Bu plansız yatırımın bir örneğidir. İşine göre makine yatırımı yapan firma sayısı oldukça az. Dolayısıyla her firmanın kurumsallaşması, adımlarını bu kurumsal yapı kültüründe atması gerekir. Kurumsal firmalar yaptığı yatırımın dönüşüm maliyetini hesap eder.

Print Friendly, PDF & Email