Rıza Başoğlu: “Değişim bireyin doğasında vardır ve geliştirilmelidir”

Rıza Başoğlu: “Bugünden geleceği yorumlayıp, değişimi benimsiyerek gereklerini uygulayanlar geleceğin öncüleri olacaktır”

Uzun yıllar üst düzey görevlerde bulunan Rıza Başoğlu, son sekiz senesinde Lidya Grup Başkan Danışmanlığı görevini yürütüyordu. Ocak sonu itibariyle de misyonunu tamamladığına karar vererek görevinden ayrıldığını açıkladı. Bulunduğu işletmelere öngörüsü ve paylaşımcı kişiliğiyle ışık tutan Rıza Başoğlu ile bu ayrılık süreci ve sonrasına ilişkin bir söyleşi gerçekleştirdik.

Rıza Bey, Lidya Grup çatısı altında 8 yıllık serüveninize tamamlayarak ayrılık kararı aldığınızı öğrenmiş buluyoruz. Bu ayrılık süreciyle ilgili neler söylemek istersiniz?

Rıza Başoğlu: Ayrılıkların gerekçesi her ne olursa olsun her zaman hüzünlüdür. Çünkü alışkanlıklar vardır. Bedensel ve zihinsel motivasyonunuz bulunduğunuz hücreye bir müddet sonra uyumlu hale gelir. İşletme körlüğüne girmeden karar vermeniz gerekir. Misyonun tamamlandığına inandığınız noktada yeni bir hedefe yönelmek en doğru karardır. Belirttiğiniz  gibi Lidya Grup çatısı altında 8 yıl gibi bir sürede keyifli ve çok verimli bir çalışma süreci yaşadım. Görevde bulunduğum süre içinde, organizasyonun tüm unsurlarının gelişmesine katkı sağlarken, stratejik kararlar alınmasına destek olarak bir bütün olarak önemli başarılar elde edilmesinin hazzını birlikte yaşadık. Bu nedenle,  Lidya Grup kadrolarına teşekkür ediyorum.

8 yıllık süreçte ekonomik krizlerden pandemiye kadar birçok sorunla baş etmeye çalıştınız. Genel olarak geçmiş sürece ilişkin değerlendirmenizi alabilir miyiz?

Rıza Başoğlu: Süreç içinde hem yurt dışı hem yurt içi kaynaklı birçok sorunla mücadele ettik. Bu mücadele bir bütün olarak verildi ve oldukça da başarılı olundu. Yaşanan pandemi sürecinde, sağlıkla ilgili hassasiyetlerin yanında ülkemizde bozulan ekonomik paremetrelerin yarattığı sorunlar ile de mücadele edildi. Ülkemizde geçmişte de krizler yaşanmıştı. Yaşanmış krizler, iş dünyasının değişime uyum sağlama kapasitelerini geliştirmiş ve çözüm üretme yeteneklerinin gelişmesine katkı sağlamıştı. Ülkemizin bulunduğu coğrafya güzel olduğu kadar zor ama bir o kadarda büyük fırsatlar yaratabilecek özelliklere sahip. Bu nedenle gerekçesi ne olursa olsun krizleri yönetebilme becerimizi geliştirmemiz gerekiyor. Bunun birinci adımı sakinliği kaybetmeden işletmenin tüm rakamsal verilerini ve insan kaynakları verimlilik ölçütlerini objektif olarak masaya yatırmaktan geçiyor.   Kriz dönemlerini her zaman tünele benzetebiliriz. Karanlık tünelin içinde ne kadar dikkatli ve hassas bir şekilde ilerlerseniz, ucundaki ışığa o kadar sağlıklı ve emin adımlarla yaklaşırsınız. Işığı gördüğünüzde kriz yavaş, yavaş dağılıyor demektir. Bu duruma ulaşabilmek için finansal kondisyonunuzu, stratejik hamlelerinizi ve geleceğe dönük adımlarınızı da birlikte yönetmelisiniz. Lidya Grup karşılaştığı zorlukları bu perspektifle değerlendirdi ve bugünkü yerine geldi.  Bu zorlukları aşanlar büyüme hamlelerini daha büyük adımlar ile sonuçlandırabilmektedir. Özet olarak, Kondisyon ve motivasyonu kaybetmediğiniz sürece her zaman kazanmaya yakın olan taraf siz olursunuz. Ülkemizde şirketlerin yaşadığı sorunların bir çoğu süreklilik kaynaklıdır. Aylık büyüme verileri, stratejilerinizin şekillendirilmesine katkı sağlar. Ancak bu verilerin, genel ekonomik öngörüler ile simülasyonu yapılmalıdır. Çünkü,  bulunduğumuz coğrafya her an her türlü müsbet veya menfi konunun yaşanabileceği bir potansiyele sahiptir. Tüm dengeleri gözetmeliyiz. Ülkemizin tüm katmanlarında kalite ve verimlilik değerlerini ve ölçümlemesini geliştirmeliyiz. Bunun birinci koşulu çok çalışmaktır. Üniversite öğrencisinden öğretim görevlisine, çalışanından işletme sahibine kadar esnaftan çırağa kadar herkes kendini geliştirme savaşı vermelidir. Bu çalışma disiplini bir taraftan bireyleri geliştirirken, diğer taraftan ülkenin kalkınma hamlesini önemli ivme verecektir. Türkiye’nin, gerek ekonomik gerekse stratejik iç ve dış kaynaklı tehditlere karşı hazırlıklı olabilmesi topyekün mücadele ile mümkündür. Krizlere ne kadar hazırlıklı olabilirsek büyük bedeller ödemeden sürdürülebilir büyüme potansiyeline sahip oluruz.

Psikolojide, insan davranışlarını tanımlamada ASCH teori çok yardımcı olmaktadır.  Bu teoriye göre insanlar doğru olduğunu kesin olarak bildikleri konularda dahi çoğunluğun yanlış kararlarını bir müddet sonra benimsediklerini göstermektedir. Çoğunluğa uyma refleksi. Gerekçesi, bireyin yalnızlaşma, ödüllendirilme veya ceza alma endişesi olabilmektedir. Bunun oranı %75 gibi son derece yüksektir. Hangi oluşumda olursanız olun çevrenizde bu %75 lik kitleyi görmeniz mümkündür. Yani statükodan yana, farklı fikirleri açıkça dile getirmekten uzak sadece mevcudun devamını savunan. Halbuki değişim ve gelişim hamlelerinin lokomotifi kalan %25 lik bölümdür. Tüm zorluklara rağmen analitik düşünce ile fikirlerini ortaya koyanlar değişimin öncüleri olacaktır. Amaç hata yapmamak değildir. Aslında tecrübelerimiz yaptığımız hatalar ile oluşur. Ast olan tecrübelerimiz ile hataları önlemek, eksiklikleri süratle tamamlayabilmektir. Her zaman ifade ettiğim gibi, hangi işi yaparsanız yapın kişisel değerlerinizi, yaratıcılığınızı yansıtmanız, adil olmanız bulunduğunuz yere değer katmanız sizi farklı kılacaktır. Bunun için öncelikle çok çalışmaya ihtiyacımız var. Ardından yaptığımız iş ne olursa olsun, işin amacını, sektörü, rakipleri çok iyi analiz etmeliyiz. Kişisel kabiliyetlerimizi abartmadan ortaya koymalıyız. Geride iz bırakan bir birey olmak için çabalamalıyız.

Ayrılığınızın ardından bundan sonrasına yönelik yapacaklarınızla ilgili bir şeyler söylemek ister misiniz?

Rıza Başoğlu: Hayatta iki şey paylaştıkça artar, birincisi sevgi ikincisi de bilgidir. Şahsım adına doğru bildiğim şeyleri her zaman açık yüreklilikle hem Lidya Grup çatısı altında hem de bulunduğum tüm ortamlarda samimiyetle paylaştım. Bugün Lidya Grup ile bir ayrılık günündeyiz. Yaptığım değerlendirmeler sonucunda Lidya Grup çatısı altındaki misyonumu tamamladığımı düşünüyorum. Her zaman bırakacağınız anın doğru değerlendirilmesinin önemini ifade ediyorum. 8 yıllık sürecin bende bir rutin oluşturmaması gerektiğini düşünerek karar verdim.  İnsanoğlu doğası gereği mevcudu korumak ister, korumak ise gerilemenin başlangıç noktasıdır.  Bundan sonrasına yönelik henüz bir planlama içinde olmadım. Öncelikli olarak bir dönem kendime, aileme ve sosyal hayatıma zaman ayırmayı planlıyorum. Aslında bu güzel bir zamanda mola olacak. Bilgi düzeyimi ve birikimlerimi iyi biliyorum. Kendimi geliştirmek için halen çaba gösteriyorum. Hayat çok hızlı bir şekilde akıp gidiyor. Zaman çok değerli ve geri kazanılmıyor. Dolayısıyla bu dönemi öncelikle kendime ve aileme ayırmayı tercih ettim.  Bu zaman içinde daha sağlıklı düşünme fırsatım olacaktır.

Sizi iş hayatında başarıya götüren etkenler nelerdir?

Rıza Başoğlu: Bunu değerler olarak açıklamak gerekirse; Öncelikle Hedefiniz olmalı. Yaptığınız işi sevmelisiniz ve çok iyi yapma gayreti içinde olmalısınız. Farklı fikirlerden istifade edebilme gayretini kaybetmeden, karşınızdakini agresifçe dinlemelisiniz. Bu özellik insanları daha iyi tanımanıza ve değerlendirmenize imkan verir. Bulunduğunuz yere değer katma çabanız ile yeni şeyler üretebilme arzunuz mücadele gücünüzü artırır. En önemlisi ise şartlar ne olursa  olsun asla demotive olmamaktır. Ayrıca göreviniz ne olursa olsun bulunduğunuz organizasyonda örnek olmanız, rehber olma çabanız işlerinizi kolaylaştıracaktır.

Tecrübeleriniz ışığında 2021 yılına ilişkin bir öngörü ve değerlendirmenizi alabilir miyiz?

Rıza Başoğlu: Globalleşme olumlu veya olumsuz etkileri her noktada yaşanır hale getirdi. Gerek ekonomik çalkantılar gerekse Pandemi gibi süreçler topyekün zorlukları yarattı. Maalesef bunların çözümü de bazen bir ekonomiye veya ülkeye bağlı olmuyor.  Dünyada ki kaynakların hızla tükenmesi ve buna bağlı artan rekabet  işi doğal olarak zorlaştırıyor ve yaptığınız işin maliyetini artırıyor. Pandemi, enerji politikaları, iklim, kuraklık hepsi yaşam ve ekonomi ile direkt ilgili ancak tek bir ülkenin konusu değil.  Dolayısıyla geldiğimiz 21 y.y. da işler daha bilinçli, öngörülü ve kararlı olmayı zorunlu kılıyor.

Bu doğrultuda 2021 yılı da zor bir yıl olacak. Özellikle pandemi sadece günümüzü değiştirmedi, geleceğimizi şekillendirecek alışkanlıkları oluşturdu. Alışkanlıkları değiştirmeden, değişimi yönetemezsiniz. Bugün dünyada ve ülkemizde her şey değişiyor. Siz ne kadar karşı dursanız da değişime mecbursunuz. En basit haliyle;  akıllı telefon kullanmayın. Bu akıllı telefonu kullanmamanız üreticiye bir şey kaybettirmiyor. Ama sizi yaşamdan kopartıyor ve bir çok veriye veya hizmete ulaşmanıza imkan vermiyor. Günümüzde geri dönüşü olmayan tek şey zamandır. Zamanı doğru değerlendirebilmek için teknolojinin tüm yeniliklerini doğru ve zamanında kullanmak gerekir. Bir değişim başladıysa bu değişime ayak uydurmak gerekir. Başka bir örneğin günümüzden verelim. Covid bitecek, herşey eskisi gibi olacak. Hayır hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bir değişim başladı ve devam edecek. Pandemi hantallaşan birçok yapıyı daha aktif ve dinamik hale getirdi. Daha az maliyetlerle daha verimli çalışmaya yöneltti. Son kullanıcılara en uygun fiyatlarla tüm ürünlerin kapılarına kadar ulaşması sağlandı. Pandemi öncesinde de uzaktan çalışma sistemini benimseyip uygulayan çok başarılı işletmeler ülkemizde vardı. Pandemi sonrası zorunlu da olsa bu deneyimi tecrübe etti. Tecrübesi neticesinde aslında bu şekilde bir çalışma sisteminin olabileceğini hatta her anlamda ciddi bir maliyet avantajı sağladığını gördü. Bu bir şeyi daha gösterdi kalkınma ve global başarılar için kaliteli, yüksek donanımlı, vizyoner kadrolara olan ihtiyacı.

Her zaman nitelikli iş gücünün öneminden bahsettiniz. Nitelikli iş gücünün şirketlere sağlayacağı katkılar nelerdir?

Rıza Başoğlu: Nitelikli ürünler, nitelikli kadrolarla ortaya çıkarılabilir. Örnek vermek gerekirse, bir İngiliz markanın 300 Sterlin’e sattığı aynı ürünü siz 100 liraya satıyorsanız burada bir sorun var demektir. Farklılığın kaynaklarını incelemek gerekir. Bu farklılıkların başında kalite normları, marka, PR ve sürdürülebilirliktir. Bunları yapabilmek için nitelikli iş gücüne sahip olmalısınız. Amerika’yı kalkındıran 350 milyon Amerikalı değil, nitelikli 20-25 milyondur. Kısaca kantiteden çok daha önemlisi kalitedir.  Herkesin aynı donanımda olması gerekmiyor. İşi kurgulayan ve planlayanlar bu potansiyele sahip olmalıdır. Dolayısıyla şirketler kalite ve verimliliklerini ölçmek zorundadır. Bir kez daha ifade etmek isterim ki, eski bildiklerimizi unutmalıyız. Değişime ve yeniliğe açık olmalı, her zamankinden daha fazla çalışmalıyız.

Son olarak sektöre vermek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Rıza Başoğlu: 2021 hepimiz için zor bir yıl olacak. Ancak karamsar olmamalıyız. Bardağın dolu tarafını görerek hareket etmeliyiz. Pandemi sürecinde tek noktadan tedariğin risklerini tüm Dünya yüksek bedellerle öğrendi. Üretim hafızalarını kaybeden, her şeyi Çin de ürettiren ülkeler günlük yaşamsal ihtiyaç duyulacak malzeme tedariğinde sıkıntılar yaşaması hepimizin malumu. Buradan hareketle ülkemiz niş pazarlara yönelebilir ve Orta Kıta’nın yeni üretim üssü olabilir. İnsanımızda bu kapasite ve pratik çözüm üretme becerisi olduğu gibi, yöneticilerimizde de değişen şartlara uyum sağlayarak, kriz ve yoğun rekabet şartlarında organizasyon geliştirme ve etkin yönetim modelleri oluşturma becerisi yüksektir.

Bu tüm sektörlerimiz açısından bir fırsattır. Turizm, Bilgi Teknolojileri, Savunma Sanayi, Sağlık, İnşaat. Asla Kalite ve Verimliliği Unutmamalıyız.

Print Friendly, PDF & Email