Pazarlama vaar, pazarlama var!

Prof. Dr. İsmail Kaya  

Başka şeyler yakıştırılsa da pazarlama öyle bir iş ki, hemen hepimiz bunu, hem de bebeklikten başlayarak ömür boyu yapıyoruz. Hemen her an, her yerde, her vesileyle birilerinin dikkatini çekmeye, onlara bir şeyler vadetmeye, kalblerinde yer edinmeye ve böylece istediğimize sahip olmaya, dilediğimizi yaptırmaya çalışmıyor muyuz?

Hepimiz birilerine onların bizden istediklerini veriyor, karşılığında biz de kendi arzuladığımızı ondan almıyor muyuz? Veya arzumuza kavuşmak için önce yatırım yapıyor, bedelini ödüyor, sonra istediğimizi ara ara tahsil etmiyor muyuz?
Evet, hepimiz yapıyor, yapmadan duramıyor, yaptıkça keyif alıyor, kendimizi iyi hissediyoruz.

Ve herkes, bunu en az başkaları kadar iyi yaptığını düşünüyor, kendine ve performansına toz kondurmuyor. Ama, kendi başına kaldığında başkalarının bu işi kendisinden daha iyi yaptığını da itiraf ediyor. Yani, daha fazla tatmin ve daha fazlasını istiyor. 

Herkesin işi görünse de, pazarlamada daha iyisine kavuşmak herkesin harcı değil. Meslekten pazarlamacıların bile düştüğü türlü yanlışlar, onlarca yıldır nice firmada işlenmeye devam ediyor.

Listenin sonu yok, ama hazır laf buralara gelmişken, pazarlamada sıkça rastlanan bazı yanlışlara şöyle bir dokunalım:
Satışı pazarlama sanmak. Bilindik klişelere saplanıp kalmak. Çok satmayı başarı bilmek. Çapını ve cürmünü aşan hedeflere yönelmek. Bilgisiz fikir, verisiz hüküm sahibi olmak. Yaptığını ölçmemek. Ölçmediğini beğenmek. Ürününe, ismine, markasına âşık olmak, toz kondurmamak. Pazarı bütün bir pasta gibi görmek, en büyük dilime talip olmak. Her müşterinin farklı ve özel olduğunu görememek. Kendine uygun müşterilere yönelememek. Müşterisinin de kendisi gibi yaşadığını sanmak. Pazarlamayı kampanyadan, reklamdan ve indirimden ibaret görmek. Pazarlamayı pazarlamacılar yapar sanmak. Rekabeti, rakipleri taklit olarak algılamak. Rakipleri olduğundan büyük, sandığından küçük bilmek. İşler iyi giderken neden iyi gittiğini, kötüye gittiğinde sebebini merak etmemek, araştırmamak, öğrenmemek. Dünyayı, piyasaları, insanları, ekonomiyi, siyaseti, yayınları es geçmek, değişimleri ıskalamak. Kendini değiştirmeden durumunu değiştirebileceğini düşünmek… vesaire.

Kısacası, “pazarlama vaar, pazarlama var!”, diyoruz.

Print Friendly, PDF & Email