Sevemedik!

Mehmet Ali Özbudun 

Gündem gergin.

“İlkesizlik ve belirsizlik” diyebileceğimiz o meş’um illet, yakamızı bırakmıyor. Vekillerimiz, kavga ediyor, asillerimiz yutkunarak seyrediyor.

Cevabı aranan soru şu:

-Bu ülkeyi nasıl sevmeli?

Diyeceksiniz ki..

-Bir yerden başlamalı!

Tamam da.. Nereden?

Bilen var mı?

***

Koskoca Osmanlı İmparatorluğu’nu vatan ve millet sevgisini kimseye kaptırmayanlar dağıtmadı mı?

Hitler, Mussolini, Franco ve Pinochet gibi diktatörler, üzerine titredikleri ülkelerini iki paralık etmedi mi? Dünyaya kazık çakan firavunlar da ulusal gururlarına çok düşkündüler.

Ne demişler?

-Ayı, yavrusunu severken öldürürmüş!

Aynen öyle.

Şurası kesin. Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada, bizi ulusal gururumuzla baş başa bırakmıyorlar. Soğuk Savaş yıllarının kırmızı çizgileriyle, küreselleşmenin dayattığı gerçekler birbiriyle hiç örtüşmüyor.

Dahası..

Birtakım sınır ötesi kaşıntılar, sınırlarımıza dayandığında “zınk” diye durmuyor. Yapılması gerekenleri, “yap-işlet-devret” modeliyle halledemiyoruz. İçeriyi düzeltmek, bize düşüyor.

***

Ne var ki..

“Bu ülkeyi nasıl sevmeli?” ekseninde bir dizi hamaset ve kurnazlık, sık sık gündeme oturuyor. Sürekli patinaj çekiyoruz.

Bu kapsamda, vatan ve millet sevgisiyle?meşbu?(!)?çok?sayıda kalemşorumuz?var;?eskiden?de vardı.

Yıl 1945..

Ulus gazetesi köşe yazarı Nurettin Artam, Vatan gazetesinin sahibi ve başyazarı Ahmet Emin Yalman’a Akbaba dergisinde şöyle sataşıyordu:

Şu bizim dönme dolap, Ahmet Emin

Ortalığı birbirine katıyor

Başımız ağrımaz, etsek de yemin

Vatan’ı 10 kuruşa satıyor!

Anlaşılan, o zamandan bu yana, çok fazla bir şey değişmemiş. Bir arpa boyu yol almışız.

Ülkeyi nasıl fiyatlayacağımıza, kaça satacağımıza, kime satacağımıza bir türlü karar veremiyoruz.

***

Netice itibariyle..

Hiç kimsenin karşı çıkamayacağı tabuların arkasına kurnazca gizlenerek, bir dizi demagoji üretebiliyor, fakat ülkenizi sevmiş olmuyorsunuz. Bir bakıma, bindiğiniz dalı kesiyorsunuz. Çok sevdiğiniz ülkeniz, palavra değil, proje ve icraat bekliyor.

Velhasıl, ülkeyi sevebilmek, zor zanaat!

 

Print Friendly, PDF & Email