Category Archives: Aktüel

Prodigital Dijital Baskı Makineleri

Mor Polimer

Pigment Reklam Avantajlı bullmer Kesim Teknolojisini Sunmaya Başladı

bullmer kesim makinaları ile grafik ve reklam işlerinizde hem süreç kısalıyor hem de fireler azalıyor. Nihai ürün sayısındaki artış ise verimliliğiniz ve karlılığını arttırıyor. Rakiplerinin opsiyonel sunduğu seçenekler ise bullmer’de standart olarak yer alıyor.

 

UV baskı teknolojileri uzmanı Pigment Reklam, ürün gamına yeni bir markayı daha kattı; bullmer kesme teknolojileri. swissQprint ve HandTop’un UV baskı modelleri ile baskı pazarında güçlü konumda bulunan Pigment Reklam, Alman teknolojisinin güçlü temsilcisi bullmer’in grafik endüstrisine dönük çözümlerinin distribütörlüğünü yürütmeye başladı. Pigment Reklam böylece baskı ve kesim süreçlerini kapsayan, komple çözüm konseptine ulaştı. Yeni distribütörlük hakkında bilgi veren Pigment Reklam Firma Sahibi Serkan Çağlıyan hedeflerinin Türkiye pazarına kalite ve fiyat avantajına sahip yeni ürünler sunmak olduğunu belirtti. Çağlıyan bullmer ile distribütörlük anlaşmasına varılan süreci şöyle anlattı; “bullmer firması ile ilk görüşmelerimiz 2014 yılında başladı, bu süreçte her iki firma birbirini tanıdı, neler yapabileceğimi öğrendik.  En son yenilikleri ile Köln’deki FESPA 2015 fuarına katılan firma ile burada nihai anlaşmaya vardık, daha sonra bullmer’in Mehrstetten’deki tesislerini gezdik. Böylece, Pigment Reklam ve bullmer Türkiye pazarında işbirliği yaparak pazara en yeni kesim teknolojilerini sunmaya başladı.”

80 yıllık köklü firma

bullmer’in 80 yıllık tarihe sahip köklü bir firma olduğunu belirten Çağlıyan, firmanın özellikle tekstil sektöründe yakından tanındığını söyledi. Çağlıyan günümüzde bullmer’in tekstil, teknik tekstiller, folyolar, kompozit malzemeler, karbon elyafı, Kevlar, regreg ve karton, pleksi glass, MDF v.b. malzemeler dahil olmak üzere geniş bir malzeme grubu için kesim sistemi portföyüne sahip olduğunu aktardı. Çağlıyan; “Son yıllarda reklam sektöründe kesici teknolojilerine olan talep sürekli artıyor. Nihai ürünün son aşaması kabul edilen kesimde genelde işçilik maliyetleri çok yüksek ve fire oranı çok fazladır. Bir tabaka malzemeye ürünü bassanız bile, çalışanların onu keserken uyguladıkları hatalı sistem ve uzayan proses nedeniyle çıktı sayınız azalır. bullmer’in yeni teknolojileri sayesinde bu sorunlar ortadan kalkıyor. Kesimde insan unsurunu en aza indirerek süreç ve fire azalıyor, kesim kalitesi dijital olarak yönetildiği için standart olarak artıyor. Pigment Reklam olarak, UV baskı çözümleri sunduğumuz bütün müşterilerimiz bizden iş akışlarını kolaylaştırmak için bu tarz kesim sistemleri talep ediyordu. bullmer ile komple çözüm konseptimiz tamamlanmış oldu” dedi.

bullmer’in grafik segmentinde reklamcılık ve art-dekor alanlarına hitap edeceklerini belirten Çağlıyan, reklam ve matbaa sektöründe yer alan firmaların yanı sıra, kutu ambalajı yapan, foreks standı üreten ‘cut out’ çalışan firmaların taleplerini karşılayacaklarını kaydetti. Çağlıyan, bullmer makinalarının fiyat avantajının yanı sıra, kalite ve hız anlamında da rakiplerinin önüne geçtiğinin altını çizdi.

bullmer’de avantajlar ‘opsiyonel’ değil ‘standart’

Gelişmiş Alman mühendisliğinin ürünü bullmer’in sunduğu avantajlar hakkında konuşan Serkan Çağlıyan, 320x200cm standart kesim ölçüsünün en önemli avantaj olduğunu anlattı. Rakiplerinin genelde 220x300cm ölçülerinde olduğunu hatırlatan Çağlıyan sözlerini şöyle sürdürdü; “bullmer kesim makinası 320x200cm dizaynı ile 320cm rulo malzemeleri herhangi ara bir işlem olmadan direkt kesebiliyor. Ayrıca 520cm ene kadar kesim yapan makinalarımız da bulunuyor. Yine rakiplerinde opsiyonel olarak sunulan tekstil kesim sistemleri bullmer’de standarttır. Ayrıca yine CNC kesim de standart olarak makinalarımızda yer alıyor. Makinalarımız CNC tool kite modunda çok hızlı hareket ediyor, çok yüksek devirlerde çalışıyor. Vakum sistemimiz bölümlere ayrılabiliyor. Daha fazla standart özelliğimiz ile yatırımcılar büyük bir maliyet avantajı elde etmiş oluyor.”

FESPA Eurasia 2015’de bullmer çözümü sergilenecek

10-13 Aralık 2015 tarihleri arasında düzenlenecek olan FESPA Eurasia 2015 fuarına güçlü bir şekilde katılacaklarını dile getiren Serkan Çağlıyan, swissQprint ve HandTop modellerinin yanı sıra bullmer kesme makinasının da sergileneceğini açıkladı. Çağlıyan sözlerini şöyle bitirdi; “Fuarda sergilemeye hazırlandığımız bullmer’in Premiumcut ELC kesme makinası fabrika üretildi ve hazır. Teknik servisle birlikte getirilerek fuarda ziyaretçilere çalışır halde sergilenecek. Bu makine, konfeksiyon, mobilya, otomotiv, kompozitler & teknik tekstiller, grafik &reklam ve paketleme alanları için idealdir. 2g’e kadar hızı var, yani dakikada 120metre, saniyede 2 metre kesim gerçekleştirebiliyor. Modüler özelliklere sahip Premiumcut ELC’de istendiği zaman tekrar araç yüklemeleri ve ayarlamalar gerçekleştirilebiliyor. Sağlam yapısında 2 adet ayrı x-axis sürücü bulunuyor. Hızı, kalitesi ve avantajları ile ziyaretçilere kesimde bullmer farkını FESPA Eurasia 2015’te ispatlayacağız.”

SDS Reklam A.Ş. ve Kızılay Kan Bağışı Kampanyası

SDS Reklam A.Ş. sektörümüzde örnek olacak ve takdir edilecek bir çalışmaya imza attı. Kızılay ile birlikte organize edilen çalışmada SDS merkez personeli ve çevre şirketlerden gönüllülerinin de katılımıyla yüksek miktarda kan bağışı elde edildi.

Kızılay ve SDS Reklam A.Ş.’nin birlikte organize ettikleri kan bağışı kampanyasında tüm SDS merkez personeli ve çevre şirketlerden gönüllülerin de katılımı ile yüksek miktarlara ulaşan kan bağışı kampanyası başarılı bir şekilde tamamlandı. Bu duyarlı çalışmayla ilgili olarak SDS Satış ve Pazarlama Direktörü Can Yalçın sorularımızı yanıtladı.

SDS’nin Sosyal Sorumluluk projelerine verdiği destekleri biliyoruz. Son olarak Kızılay ile bir kan bağışı organizasyonu gerçekleştirdiniz. Detaylarını sizden öğrenebilir miyiz?

Can Yalçın: SDS Reklam A.Ş olarak bu tarz sosyal sorumluluk projelerini reklam amaçlı olarak kullanmaktan veya bunun dillendirilmesinden hoşlanmıyoruz aslında, Ancak bu sefer durum biraz farklı.  Amacımız farkındalığı arttırmak ve kan bağışı ile ilgili paylaşacağımız bilgiler ile sektörümüzdeki şirketlerin de bu tarz projeleri organize etmelerini teşvik etmek ve farkındalığı arttırmak, bu tarz kampanyalara iştirak ve destek vermelerini sağlamaktır. 10 Kasım 09.05 olarak organize ettiğimiz bu kan bağışı kampanya tarihi de bizim için oldukça anlam taşımakta olup her yıl aynı tarih ve saatte bu kampanyayı organize etmeye devam edeceğiz.

Kızılay ile işbirliğini nasıl sağlanıyor?

Eğer şirketler 50 kişi civarlarında gönüllü kan bağışçısı bulabildikleri takdirde Kızılay istenilen adrese içerisinde Doktor ve hemşirelerin de olduğu tam teşekküllü bir kan bağış otobüsü yolluyor, bu durumda zaman tasarrufu ile birlikte kimse işin den gücün den geri kalmıyor. Biz de de SDS genel merkez önüne getirilen kan bağış otobüsü sayesinde bu kadar çok bağışçı topladık.

Bağış işlemi veya prosedür nasıl gerçekleştiriliyor?

Toplam da 4-8 dakika süren bir işlem bu aslında,  bağışçıların öncesinde doldurduğu bir anket in akabinde Doktor tarafından kontrolün ardından kan alma işlemine geçiliyor, Tüm harcanan süre bu kadar.

Herkes kan verebilir mi?

Aslında her kes kan vermelidir desek daha doğru olur, diğer yandan herkes kan verebiliyor, aksi bir durum da bağış öncesi doktor kontrolünde kişinin kan verip vermemesine uygunluğa doktor karar veriyor. Diğer yandan doktorların tavsiyesi ile. Her 3-4 ayda bir kan bağışında bulunmak kişinin kendi bünyesi için oldukça faydalı ve gerekli, kişinin kendi kan hücrelerinin yenilenmesi ve daha sağlıklı bir yaşam için de en pratik yöntemdir.

Konuyla alakalı olarak sektörümüze iletmek istedikleriniz mesajlar nelerdir?

Kan bağışın da Kişinin kendi başına veya bir yakınının başına gelmeden durumun önemini tasavvur edebilmesi zor aslında, şu an İstanbul’da olabilecek herhangi bir doğa afet te Kızılay yetkililerinin verdiği bilgiye göre 150 bin ünite kan açığı mevcut. Bu bir sosyal sorumluluk ve insani bir görevdir. Kan bağışında gönüllü olan kişiler, Kızılay’ın datasına kaydedilmekte ve kendileri veya sevdiklerinin kan ihtiyaçları durumunda Kızılay tarafından öncelik tanınmaktadır.

Son olarak kan bağışı ile ilgili kampanya organize etmek isteyen şirketlere veya gruplara öneriniz nelerdir?

En yakın Kızılay bölge müdürlüklerine www.kanver.org  ulaşarak Donör Kazanım Departmanı’ndan bir yetkili ile görüşerek tarih ve detaylarınızı bağışçı sayınızı vb gibi bilgilerinizi iletiyorsunuz, gerek siz onları, gerekse onlar sizi ziyaret ediyorlar. Zaten konuya çok ilgili olan yöneticiler, şirket bağışlarına çok ta değer veriyorlar, sizi yönlendiriyorlar, afiş vb gibi poster broşür tedarikin de bulunuyorlar. Çevre iş yerleri ile birlikte bağışçısı yüksek bir organizasyon yapabilmenize destek te veriyorlar, sizin 50 kadar bağışçı bulmanız Kızılay’ın araç göndermesine yeterli sayıdır. Zaten çevreden bağış aracını gören gönüllüler mutlaka kendiliğin den geliyor, bağışçı sayınız artmış oluyor. 1 Kızılay aracı mesai saatleri içerisinde 150 kadar kişiden kan bağışı alına bilecek şekilde dizayn edilmiş durumdadır.

Met Etiket Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Kibar: Sektörün başarısı birlik olmaktan geçiyor

“Yatırımdan önce fizibilite şart. Fizibilite yapılmadan girilen işler hem yatırımcısına hem de sektöre zarar verir”

Dijital Tabela Teknik Dergisi olarak bu sayımızda sektörümüzün duayenlerinden Met Etiket Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Kibar ile bir araya geldik. Sayın Kibar ile, seçimlerden ekonomiye, piyasalardan geleceğimize kadar samimi ve güzel bir söyleşi gerçekleştirdik.

Türkiye Kasım ayında yeniden seçime gitti. Bu seçimle birlikte yine tek partili bir iktidar dönemi oluştu. Bundan sonraki dönemin ekonomisine yönelik öngörüleriniz nelerdir? Siyasi seçimin ekonomiye ne tür yansımaları olacak?

Mustafa Kibar: 2015 yılı ülkemiz için bir seçim yılı olarak geçti. Piyasalar önce Haziran ayındaki seçime yönelik olarak plan yaptı. Haziran ayındaki seçimde ortaya çıkan tablo bizi tekrar yeni bir seçime götürdü. Bu süre zarfında yine herkes seçimi ve sonuçlarını beklemeyi tercih etti. İş dünyası seçim öncesindeki beklentisi istikrardı. Türkiye gelişmek ve büyümek istiyorsa istikrar içinde olmalıdır. Kasım ayında ortaya çıkan tek parti iktidarıyla birlikte Türkiye’nin istikrarı seçtiğini gördük. Siyasi istikrarın oluşması herşeyi çok güzel olacağı anlamına gelmez. Son zamanlarda yaşanan global piyasalardaki dalgalanmalar bizim gibi gelişmekte olan ülkeleri çok zorlamaktadır. Siyasi istikrar ise ekonomik istikrarın en önemli parçasıdır. Siyasi istikrarın sağlanmasıyla ekonomik hareketlenmenin yaşanmasını bekliyoruz. Fakat ekonomide doğru ve düzgün adımlar atılmaz ise bizim ekonomimiz de durağanlaşır. Dünyadaki istikrarsızlık Türkiye’yi de etkileyecektir. Örneğin, reklam uygulamacısı bir malzemeye ihtiyacı olduğu zaman “yarında lazım olur” diyerek fazlasını istiyordu. Bugün sadece basacağı kadar malzeme istiyor. Stok istemiyor. Bunlar ekonomik durağanlığın işaretleridir. Herkes yatırım yapmak istiyor. Ama kimse o adımı atmıyor.

Endüstriyel reklam sektörüne yönelik görüşlerinizi paylaşır mısınız?

Mustafa Kibar: Sektör içinde birliktelik sağlanamıyor. Bu sektörümüzü olumsuz etkilemektedir. Bir araya gelmeliyiz. Başarı birlik ve beraberlikten geçmektedir. Yine bir örnek vereyim. Sektörümüzde artık iki fuar var. Ben öncesinde SIGN İstanbul’un da iki yılda bir yapılmasını istiyordum. Çünkü sektörümüzde her sene ciddi bir yenilik yaşanmıyor. Ama şimdi bir yılda iki fuar oldu. Bu durum hem katılımcıları hem de ziyaretçileri ikiye böldü. Doğru fizibilite yapılmadan makine yatırımları yapılıyor. Makine alıp iş beklenmez. İş bulunup makine alınır. İş bulamayanlar fiyat rekabetine giriyor. Böylece diğer firmalara zarar vermeye başlıyor. Bir firmaya bakıyorsunuz 50 kişi, kayıtlı sigortalı şekilde çalışıyor. Diğer tarafa bakıyorsunuz 3 kişi çalışıyor kayıt yok, sigorta yok. Bu iki firmanın maliyetleri birbirini tutmuyor. Ardından haksız rekabet başlıyor. Peşinden işin kalitesi bozulmaya başlıyor. Yine satın almacılar görevleri doğrultusunda en az paraya en çok işi almak istiyor. Ardından ortaya çıkan işe baktığınızda baskıysa solmaya, tabelaysa dökülmeye başlıyor. Fiyat ucuzladıkça nereden taviz verilecek; tabiki kaliteden… Sektörümüz bunların önüne geçmelidir. Bazı standartlar oluşturmalıdır.

Sektörümüz ithalatçı bir yapıya sahip. Firmalar çeşitli firmaların temsilciliklerini alarak Türkiye pazarına sunmaktadır. Bazı markalar birkaç satıcı tarafından pazara sunulmaktadır. Distribütör kavramı yerine satıcı kavramı mı geldi?

Bu tarz bozukluklar dünya genelinde de yaşanmaktadır. Avrupa Çin ile baş edemiyor. Çin’de çok kaliteli markalar var ama onlarda Avrupa fiyatında. Avrupa üzerindeki stresle hem fiyatlarını yüksek tutuyor, hem de satıcıları üzerinde baskı kuruyor. Örneğin markanın satıcısı yeterli satış rakamına ulaşamıyorsa, marka ikinci satıcıyla anlaşarak o firmayı da satıcı konumuna getiriyor. Böylece bir marka birden fazla satıcı tarafından temsil ediliyor. Ama pasta ve pazar aynı. Pazarın alacağı ürün adedi belliyse isterse 10 firma tarafından temsil edilsin, başarı sağlanamaz. Örneğin biz 20 yıldır Avrupalı bir firmanın distribütörlüğünü yapıyoruz. Bu firma Türkiye’de bir dönem satış grafiğinde birinci sıraya çıktı. O dönem birçok firma bu markanın kapısında temsilcilik için çok bekledi. Şimdi ise durum tersine döndü. Avrupa pazarı kötü durumda olduğu için o marka Türkiye pazarında firmaların kapısında bekliyor. Her firmaya farklı farklı tavizler vererek ürün satmaya çalışıyor. Bu ekonomik bir pazarlama şeklidir. Ancak 3 temsilci belirlediyse 3 firmaya da aynı imtiyazı ve hakkı vermelidir. Ama Avrupa şu an bunu yapmak yerine farklı firmalara farklı tavizler vererek daha çok mal satma derdine düştü. Böyle olunca da Türkiye’deki temsilciler birbirine düşüyor. Yani Avrupa kötü olduğu zaman diğer ülkeleri de peşinden sürüklüyor.

Matbaa kökenli bir firma ve yöneticisi konumundasınız. Mezun olduğunuz Matbaa Meslek Lisesi’nin tekrar hayata geçmesi için yoğun çaba harcıyorsunuz. Sektörümüz adına da ARED eğitim konusunda İstanbul, İzmir, Ankara gibi şehirlerde önemli girişimlerde sektörümüze yetişmiş eleman istihdam ediyor. Bu çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Mustafa Kibar: ARED sektörde çok başarılı çalışmalara imza atıyor. Daha farklı çalışmalara da imza atılabilir. Bu sektöre eğitimli kişileri girmesi çok sevindirici bir gelişmedir. Matbaa sektörü için hayata geçirdiğimiz İTO Matbaacılık Anadolu Meslek Lisesi’nde akademisyenler, öğretmenler ve sanayicilerin katılacağı bir çalıştay yapmayı planlıyoruz. Nasıl bir elemana ihtiyacımız var sorusuna cevap arayacağız. Yine bir sorun da ders müfredatlarını Milli Eğitim Bakanlığı hazırlıyor olmasıdır. Ancak Avrupa ve gelişmiş ülkelerde, meslek liselerindeki müfredatları sektörün yetkilileri hazırlıyor. Biz bu lisede müfredatı bu şekilde hazırlayacağız. ARED’de bu konuda çalışmalar yaparak bu verilen dersleri müfredata geçmesini sağlamalıdır. Türkiye’de sivil toplum örgütleri birlik ve beraberlik sorunu yaşıyor. Üyeleri olmasına rağmen istenildiği zaman yarısına ancak ulaşılıyor. Ben BASEV’in kurucuları arasındayım. 100 mütevelli üyemiz olmasına rağmen toplantı sayısı ancak 50 ila 60 kişi arasına ulaşıyor. Bu dernekler sektörün menfaatlerini korumak için oluşmuş yapılardır. ARED’in amacı sektörü güçlendirmektir. Sektöre bir şeyler kazandırmaktır. Sektör kazanırsa firmalar kazanacaktır. Eğer üye olarak manevi destek veremiyorsanız, maddi destek vererek bir şeyler yapmaları için fırsat oluşturulmalıdır. ARED’in, sektörün bir meslek lisesi neden olmasın? Tamamen müfredatı sektör tarafından hazırlanan bir lise neden olmasın? Her şey hayalle başlar.

Met Etiket son dönemde hızlı bir yapılanma içine girdi. Met Etiket’in yaptığı çalışmalar ve bundan sonrasına yönelik planlarınız nelerdir?

Mustafa Kibar: Met Etiket’te insan yatırımı bitmez. Yapımızda bazı değişikler gerçekleştirdik. Ersin Kibar bildiğiniz gibi CEO olarak görev yapıyor. Onun bugüne kadar yaptığı görev için bir arayışımız vardı. Buradaki boşluğu da doldurduk. İnanıyorum ki, Ersin Kibar’ın yeni oluşturduğu yapıyla daha güzel günlere geleceğiz.

Son olarak sektöre vermek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Mustafa Kibar: Hizmet sektörüne girecek yatırımcıların öncelikle fizibilite çalışmaları çok iyi

Bir şekilde yapmalarını tavsiye ediyorum. Bu iş gerekli mi değil mi? Bana ne kazandırır? Benden ne götürür? Hesap yapmadan girilen her işin sonu hüsrandır. Sektörümüz durumu ortadadır. Her gün bir veya birkaç firma yok oluyor. Bunun yanında başkalarına yani sektöre zarar vererek kayboluyor. Yatırım yaparken fizibilite mutlaka yapılmalıdır. X sektör gelişiyor hadi bizde girelim şeklinde yatırım olmaz. Aklı başında yerinde yatırım yapılmalıdır.